Wednesday, January 22, 2020






UFUK

Ufuk modernliğin kurduğu bir sınır çizgisidir.

Ufuk Batıda tanrısal düzenin hüküm sürdüğü Ortaçağda tamamlanmış bir dünyanın aşılamaz sınırı olarak görülürdü.

Dinsel dogmanın sınırları içine hapsolmak istemeyen modern akıl çağında ise ufuk sonsuza doğru açılmıştır.

Hedef ufuk çizgisine kadar uzanan peyzajın ve ufuk çizgisinin ötesinde yer alan bilinmeyen diyarların kontrol altına alınması, fethedilmesi, sömürgeleştirilmesidir.

*******

Doğa ile kültür arasındaki mesafenin birincisinin aleyhine hızla açıldığı modernlikte ufuk bir figür, bir zihinsel yapı olarak ayrıcalık kazanmış, “peyzajın doğallığından uzaklaştırılmasında” önemli bir işlev görmüştür.

Modern perspektifin kurulmasıyla birlikte ufkun temsili artık doğanın nesneleştirilmesinin, cansızlaştırılmasının, soyutlaştırılmasının, standartlaştırılmasının bir aracı haline gelmeye başlamıştır. Homojenleştirici bir ızgaraya dayalı perspektif tertibatı görünür olanı soyut bir uzam içinde kurulmuş biçimler sistemine dönüştürmüştür. Peyzajın derinliğinin, yoğunluğunun geometriye indirgendiği bu sistemde peyzajın fiziksel sınırını belirten, onu çerçeveleyen ufuk çizgisi nesneleştirilmiş peyzaja nötr, objektif, üniter bir bakış tarafından uzaktan el konulmasının, hakim olunmasının aracı olarak belirmektedir. Ufuk çizgisi ve perspektif peyzajın hiyerarşikleştirilmesinin, kontrol altına alınmasının hizmetine girmiştir.

******


Ufuk bakışla ve bedenle yakın ilişki içindedir. Ufkun oluşturduğu sınır rasyonel düşünceye sahip modern gözlemciye peyzajı kendine mal etme, kendi alanı olarak tanımlama, kendi bedeninin uzantısı olarak hissetme imkanı verir. Uzam bakışın menziline, bedenin emrine girer! Beden bakış aracılığıyla ufuk sınırına doğru genişler! Peyzaj bireysel uzamın parçası haline gelir.

Ufuk bireyin -tekil bir nokta olarak- dünyadaki yerini gösterir, onu bir merkez olarak kurar. Bireyi önüne serilmiş uzamın başlangıç noktası haline getirerek onu eyleme davet eder! Hem ufuk çizgisine kadar uzanan alanın güvenliğinin sağlanmasına hem de ufuk çizgisinin ihlaline yönelik çağrışımlar yapar. Ufka bakış, gücü, gücün uygulanmasını teşvik eder. Sömürgecilikte ufkun ötesine gidilmesi ve kaba güç kullanımı bir aradadır.
******


Modern Batının ufku öne çıkaran resminden farklı olarak geleneksel Çin resminde ufuk ikinci plandadır: çoğu kez yoktur, bazen düz bir çizgi olarak görünmez, belirsizdir, kompozisyona yön veren bir güce sahip değildir.

Batıda da modern aklın peyzajı ufuk vasıtasıyla nesneleştirmek, pasifleştirmek isteyen bakışına karşı çıkan ressamlar olmuştur. Bu ressamlar modernliğin- doğayı birbirinden niteliksel olarak farklı olmayan statik parçaların yan yana getirilmesine, geometrik bir soyutlamaya indirgeyen –temsil anlayışını eleştirirler. Doğa parçalarına hareket, canlılık kazandırıp aralarındaki etkileşimin güçlendirilmesi sadece doğanın temsiline değil bakışa da çoğulluk kazandırılmasının önünü açar. Resimdeki her bir doğa parçasının duygusal gücü bakış açılarını çoğaltır. Ufuk parçalanarak her bir doğa parçasının içine dağılır! Birliği, bütünlüğü sarsılan bakış doğa parçalarının çoğulluğu içinde bölünür, merkezsiz hale gelir!

Cezanne’ın resimlerinde doğa parçaları kendi dışlarındaki bir mekansal yapının dayattığı zorunluluklara boyun eğmezler; bu dayatmaya karşı adeta alerji göstererek kabarırlar, içsel basınçlarının etkisiyle dışbükey hale gelirler, hacimsel güçleriyle bakışın nesneleştirici gücüne direnirler. İçine nüfuz edilemeyen, şiddet içeren masif varlıklarıyla, sessiz ama titreşimli büyüklükleriyle adeta izleyiciyi tehdit ederler. “Ufku çizmeyen” Cezanne’ın perspektifinde ressamın önündeki dünya uzaklaşmaz, tersine görüntüler kabararak tuali şişirir, çerçeveyi zorlar. Varlığın aşırı yoğunluğu kompozisyonu patlatır. Temsilin krizidir bu.

Şeyleştirilen doğanın intikamı! Bir resminde tablonun yüzeyinin yarısından çoğunu kaplayan kabarık dev kayalar görüş alanını kapatırlar, adeta ressamı görünür olanın ağırlığı altında hapsetmek isterler. Cezanne’da doğa insanı dışlar! Cezanne’ın peyzajlarında insan çok azdır. Ressam bir köyü resmettiğinde bile ortalıkta insan görülmez.

Cezanne’ın resmi göz ile görünen arasındaki varsayılan dengeyi istikrarsızlaştırır, rasyonel bakışın görünür olan üzerindeki egemenliğini sarsar. Araçsal aklın bütünlüğünü tehdit eder.

Cezanne’ın resmi farklı bir bakışa imkan verir. Göz onu etkileyen doğaya boyun eğmenin çıraklığından geçer. Bakış kendini doğa tarafından emilmeye bırakır, maddenin dilsizliği içine gömülür!


YAŞAR ÇABUKLU


KAYNAKLAR:


Michel Collot , La poésie moderne et la structure d'horizon
Presses universitaires de France, 2005, 264 sayfa

Céline Flécheux, L'Horizon, Klincksieck, 2015, 167 sayfa

Jacques Darriulat, Cezanne et la force des choses, http://www.jdarriulat.net/Essais/Cezanne/Cezanne1.html

No comments: