İP
CAMBAZI
Bedeninin
dikliği ile yerin yataylığı arasında salınır insan. Dik
anıtlarını eğilmiş bedeniyle yapar.
Dengesi
geçicidir ayakta duranın; sürekli olarak onu eğilmeye çağıran
güçlerce bozulur. Her varlık eğik olana meyleder, her şey
devrileceği tarafın çekimine maruz bırakır kendini.
Dik
olan, eğri, diyagonal olanların uğrak yeridir; onların yersiz,
pırıltılı titreşimlerini çağırır dikeyliğine, yerinde
olduğuna inanabilsin diye.
Dikeyliğin
dengesi ne sıkıcıdır! İnsan arzu ettiği şeye
eğilimlidir.
Kim bayırdan aşağı yuvarlanmanın coşkusunu yaşamak istemez!
Yine
de insan düşmeye karşı direnir… arzulasa bile.
*
* *
İnsan
iki ayağı üzerinde dik yürümeye başladığında kendini
dengesizliğe mahkûm etmiştir!
Yerçekiminin
şeyleri aşağıya doğru diklemesine çeken
bir
güç olduğu düşünülse de bu her zaman böyle işlemez. Bazen
yerçekimi şeylerin—özellikle yüksek ve dengesizlerse—eğilip
devrilmelerine neden olur. Yüksek olmayan, ağırlık merkezleri
yere yakın şeyler daha dengelidir, devrilmeleri daha zordur.
Ayakta
duran insanın bel civarındaki ağırlık merkezi
yaklaşık
olarak bacaklarının üstündeyse beden dengede durur, devrilmez.
Ancak insan sağa ya da sola doğru eğilmeye başladığında bir
noktadan sonra devrilir.
Kişi
dik dururken bedeni statik bir pozisyondadır.
Yan
yana paralel duran iki ayağı sağa ya da sola doğru
devrilmesini
engelleyerek onu dengede tutar. Ancak
insan
yürürken dinamik bir beden pozisyonuna geçer,
her
adımda dengesini kaybedip yeniden kazanır. Dik kalabilmek, sürekli
tehdit altında olan dengeyi yitirmemek için yerçekimine karşı
verilen mücadele sonsuz bir şekilde sürdürülen mücadeledir
*
* *
Yüksekteki
gergin ip (tightrope) üzerinde yürürken denge kurmak çok daha
zorlaşır. Ayakların üzerinde durduğu zemin, ipin inceliğinde
daralmış, ayaklar yan yana değil arka arkaya durduğundan sağa ya
da sola devrilme riski artmıştır. Geniş zemin üzerinde ayakta
duran kişi—aşırı olmamak kaydıyla—sağa ya da sola doğru
eğildiğinde devrilmezken, ipin üzerindeyken sağa ya da sola doğru
en küçük bir eğilme bile denge kaybıyla ve düşmeyle
sonuçlanabilir. Geniş zemin üzerindeyken bedenin ağırlık
merkezinin basılan yerin yaklaşık olarak üstünde olması dengede
kalmak için yeterlidir. Oysa ip üzerindeyken ağırlık merkezinin
ipin tam üstünde olması gereklidir.
İzleyicilerin
ip üzerinde dengede, hareketsiz gördüğü ip cambazı aslında
sürekli olarak bir dengesizlik içindedir; rahat, hareketsiz olduğu,
çaba göstermediği bir an yoktur. İpin üzerinde ayakta dengede
kalabilmek için durmaksızın küçük hareketler, ayarlamalar
yapar. Bedenin bir yana doğru eğilmesini diğer tarafa doğru
eğerek telafi eder. İzleyiciler bu küçük, göze çarpmayan
ayarlamaları fark etmezler bile, ancak ip cambazları dengeye
kavuşmak diye bir şeyin olmadığını bilirler.
İp
cambazı için ilerlemeden yerinde durmak diye bir
seçenek
yoktur. O, ipin sonundaki güvenli platforma
ulaşmak
için ileri doğru hareket etmek zorundadır. Güvenilmez bir ipin
üzerinde bir uçtan diğer uca yürümek her adımda mücadele
gerektiren bir uğraştır. Her denge anı geçicidir.
İstikrarsızdır.
*
* *
İp
cambazlığı kültürel bir varlık olan insanın “doğal”
dengesini
yitirme arzusuna işaret eder. Kasti olarak bozulmanın eşiğine
getirilen denge teknikle, kültürün araçlarıyla—oyunun,
eğlencenin, gerilimin eşlik ettiği bir düzenek içinde—yeniden
kurulur. Bu düzeneğin en önemli araçlarından biri ip cambazının
sırığıdır.
İp
cambazlarının ellerinde taşıdığı sırığın uzunluğu 12
metreye,
ağırlığı ise 14 kilograma kadar çıkabilmektedir. Bu sırık
katı değil esnek, aşağı doğru sarkan bir sırık olup ip
cambazının ağırlık merkezini alçaltarak onun dengesini
sağlamasını kolaylaştırır. Sırığın uçlarına ağırlık
ilave ederek ip cambazının ağırlık merkezini ipin altında bir
seviyeye indirmek mümkündür. Bu durumda işi çok kolaylaşan ip
cambazının sadece denge hissine sahip olması düşmemesi için
yeterlidir. Sırık aynı zamanda ip cambazının ağırlığını ip
ekseninin sağına ve soluna doğru dağıtarak onun devrilmesini
zorlaştırır; ona ağırlık merkezini istenen konuma getirmesi
için daha çok zaman verir. İp cambazı sırığı bedeninin
eğildiği yanın ters tarafına doğru hafifçe yatırarak dengesini
sağlar.
* * *
İp
cambazlığı karşıt görünen yanları içinde barındırır;
dengeyi
ve dengesizliği, ciddiyeti ve eğlenceyi, kontrolü ve
kontrolsüzlüğü, yüceyi ve bayağıyı. Alt sınıflar, kilise
babaları ve seküler modern düzen farklı açılardan ip
cambazlığında çekici bir yan bulmuştur.
Eski
Yunan’da ve Roma’da ip cambazlığı spor ve oyun dünyasının
içine kabul edilmez. Ne bir sanat ne de bir gösteri olarak itibara
sahiptir. Roma İmparatorluğu döneminde ip cambazlarının
şarlatanlarla içli dışlı oldukları, ip üzerinde yürümelerinin
oynak, satirik biçimler aldığı görülür.
İpte
yürümenin “sihirli” cazibesi Hıristiyan geleneğini
de
etkiler; ip üzerinde çapkın tavırlarla, özgürce hoplayıp
zıplayan ip cambazı figürü yerini ilahi doğru yolu temsil eden
ip üzerinde inancın gücüyle yalpalamadan yürüyen bir ip cambazı
imgesine bırakır. MS ikinci yüzyılda ve daha sonrasında bazı
kilise babaları inananları—mecazi anlamda—saflığın ve
iffetin ipi üzerinde sağa sola bakmadan, tenin arzuları tarafından
dengeleri bozulmadan
dosdoğru
yürümeye davet eder. İp cambazının yürüyüşü ruhsal
disiplinin beden üzerinde hâkimiyet sağladığı kutsal bir
yürüyüşe dönüşmüştür.
Ancak
halk eğlenceyi sevmektedir! Batı’da ortaçağda
ve
sonrasında, “ip üzerinde yürüme” olarak bildiğimiz
gösterinin
halk içindeki adı “ip dansı”dır. Bu dans disiplin ve
konsantrasyon sergilemekten çok uzakta olup aşırı derecede komik
ve grotesk öğeler içermektedir. Bu gösterilerden yürümeye en
yakın olanlarından birinin adı “sarhoş yürüyüşü”dür!
Ortaçağda
gezgin ip dansçıları panayırlarda, karnavallarda, açık hava
eğlencelerinde boy göstermekte, iplerini yerden birkaç metre
yükseğe gererek mesleklerini icra etmektedir. İp dansı esas
olarak yoksul kesimlerin sevdiği bir gösteri olmasına karşın
kralların da dikkatini çekecek, on dördüncü yüzyılda Fransa
kralı V. Charles “hırsız” lakaplı ip dansçısını takdir
edecektir.
On
yedinci yüzyıl sonlarında ve on sekizinci yüzyıl başlarında ip
dansçılarının tiyatrolarda gösteri yaptıkları gözlenir. Öte
yandan hızla gelişen rasyonalist modernlik alt sınıfların rağbet
ettiği grotesk eğlenceleri, hayvan dövüşlerini yasaklamaya,
karnavalları, panayırları disiplin altına almaya başlayacaktır.
Modernliğin bazı düşünürleri ip üzerinde dans etmeyi
soytarılıkla ve şarlatanlıkla ilişkilendireceklerdir.
On
sekizinci yüzyılda modernliğin ciddi kurumsal tiyatroları
“çılgınca ip danslarının yapıldığı,” “meşru kültürü
tehdit eden” tiyatrolara karşı bir savaş başlatır. İp
dansının yapıldığı tiyatrolar ucubelerin, sahtekârların
gösteri yaptığı bir ahlaksızlık mekânı olarak damgalanır.
On
dokuzuncu yüzyılın disipliner modernliği ip cambazlığını
organize sirkler içinde inzibat altına alacaktır. Bu sirkler insan
ve hayvan bedenlerinin eğitildiği/ehlileştirildiği,
orduların—örgütlenmeyle ilgili vizyonları gelişsin diye—üst
rütbeli subaylarını gözlem amacıyla gönderdiği mekânlardır.
Artık ip cambazlarının iş bulabileceği yegâne yerler olan
sirklerde—ortaçağın izleyici ile dansçı arasındaki karşılıklı
iletişime/sataşmaya dayalı ip dansçılığından
farklı
olarak—ip cambazı ile izleyici arasında bir mesafe
oluşturulmuştur. İzleyiciyi ve göstericiyi pasifleştiren bu
duruma modern kitlesel eğlence sektörünün birçok alanında
rastlamak mümkündür.
On
dokuzuncu yüzyılda ip dansçılığı yerini ip üzerinde yürüyen
ip cambazına bırakacak, normalliği kurup bu tanımın dışında
kalanları anormal, sapkın olarak niteleyen, ötekileştiren
modernlik eski kilise babalarının “ilahi tek yol” olarak
yorumladığı ipi “rasyonel, doğru tek yol” olarak lanse
edecektir. Artık ipte yürüyen cambazın bedenini yönlendiren güç
ruh değil akıldır, fiziğin kanunlarıdır. İpte yürüme,
modernliğin tarihi düz bir çizgi temelinde bir varış noktasına
doğru ilerleyen bir süreç olarak gören yaklaşımıyla uyum
içindedir.
Modernlik
ip cambazının “çelik disiplinli” yürüyüşünü
kolaylaştırmaya, onun bastığı zemini sağlamlaştırmaya
yönelecek, 1858’de o zamana kadar kenevir lifinden yapılan yürüme
ipi yerini bakır tele, daha sonraları çelik tele bırakacaktır.
Modernliğin “yerçekimine karşı savaş açtığı,” sirklerin,
lunaparkların yüksekte hareket halinde bulunmanın, düşmenin, baş
dönmesinin coşkusunu kontrol ve dengeyle ehlileştiren düzeneklerle
dolduğu, estetik yüceliğin eril temelde kurulduğu, yüksekleri
fethetmenin, dağcılığın bir erkek sporu olarak belirdiği,
mecazi, ahlaki olarak düşmenin kadınlarla ilişkilendirilip bunun
“doğal” karşılandığı, erkeğin düşmesinin bir felaket
olarak değerlendirildiği, kamusal alandaki erkek nüfusa yönelik
“vatandaş
dik dur” kampanyalarının yürütüldüğü, “kırıtarak
yürümenin” erkekliğe yakışmayacağı gerekçesiyle baletlerin
sahneleri terk etmeye zorlandığı, ölümün göz önünden
uzaklaştırılıp mezarlıkların kent dışına çıkarıldığı
on
dokuzuncu yüzyılda esas olarak erkek olan ip cambazı düşmeye,
ölüme dik ve kararlı yürüyüşüyle meydan okuyan bir kahraman
olarak belirecek, telin yaşamla ölüm arasındaki eşik olarak
sunulduğu bir ortamda ip cambazları düşme sözcüğünü
ağızlarına almayıp gerektiğinde inme, aşağı inme gibi
sözcükler kullanacaklardır.
*
* *
Modernliğin
gergin tel üzerinde profesyoneller tarafından gerçekleştirilen,
dengeyi ağırlığın sağladığı, sırıklı, ciddi tel
cambazlığı modeli 1980’ler sonrasının postmodern toplumunda
düşüşe geçer. Gergin tel yerini gevşek ipe (slackline) bırakır.
Gevşek
ip naylondan yapılmış, geniş (19-50 mm arası), esnek bir dokuma
kayıştır. İki nokta arasına gergin değil gevşek bir biçimde
gerilir. Gergin telden farklı olarak dinamiktir; üzerinde
yaylanmaya, zıplamaya imkân veren bir tür dar trambolindir.
Genişliği, gerginliği kullanıcının arzusuna göre
ayarlanabilir. Yassı olması nedeniyle normal ipten farklı olarak
ayağın kaymasını zorlaştırır.
Gevşek
ip “modernist gerginliğin” yerini postmodern
light,
esnek, oyuncul, hazcı, rahat bir tarza bıraktığı bir yönelime
işaret eder. Gevşek ipin yerden 20-50 cm yükseklikte kullanımının
yaygın olduğu bir ortamda gergin ipteki cambazın ölüme meydan
okuma söylencesi de gerilemiştir. Bununla birlikte postmodern
toplumda, hayatına bir macera tınısı katmak, “sınırda
yaşamak,” ekstrem sporlar yapmak isteyen yeni orta sınıf
mensuplarına yönelik “adrenalin kültürü” çerçevesi içinde,
gergin ya da gevşek ip uçurumlar, kanyonlar vb üzerine de
kurulmaktadır.
Üzerinde
düz yürünen gergin ipten farklı olarak gevşek ip zikzaklı
yürüyüşe izin verir! Gergin ip üzerindeki kişi sürekli olarak
ağırlık merkezini ipin üstünde tutmaya çalışırken gevşek ip
üzerindeki kişi bacaklarını hareket ettirerek ipi bedeninin
ağırlık merkezinin altına getirmeye çalışır. Gevşek ip
üzerindeki kişinin bacakları bir taraftan diğer tarafa çılgınca
bir hareket içindedir. Modernist ciddiyet yerini postmodern
soytarılığa bırakmıştır!
Gevşek
ip sert, “asabi modernist” psikolojileri yumuşatır, kişiye
hafiflik ve ağırlıksızlık hissi verir! Sırığın bir kenara
atıldığı dinamik gevşek ip “sonsuz sayıda” harekete
açıktır: ileri, geri, zıplayarak yürüme, dönme, diz çökme,
oturma, yatma, ay yürüyüşü, Buda oturuşu vb. “Modernist
seçkincilikten,” profesyonellikten uzak “herkese” hitap eden
gevşek ipin sağladığı “demokratikleşme” onun her yere
kurulabilir olmasıyla da ilişkilidir. Evin bahçesindeki,
parklardaki iki ağaç, direk, duvar arasına, yerdeki bir noktayla
yüksekte bir nokta arasına, deniz, göl kıyısında iki iskele
arasına, herhangi sağlam iki nokta arasına kurulabilir gevşek ip.
Batı’da parklar, kamusal alanlar gevşek iplerini kurmuş,
üzerinde zıplayan insanlarla doludur. Gevşek ip üzerinde yapılan
hareketler kişinin sörf, kayak, kaykay, kaya tırmanışı vb
sporları yapmak için gerekli becerileri geliştirmesine yardımcı
olur.
Gergin
telde yürüme sağlam zemin üzerinde dik ve
düz
yürümeyi öne çıkaran modernliğin kitle gösterisiyse, gevşek
ip üzerinde “yürüme” bireylerin sağlam olmayan, oynak zemin
üzerindeki değişken, sabit bir yöne sahip olmayan hareketlerine
sahne olan postmodern toplumun eğlencesidir.
*
* *
Hedefe
doğru düşmeden ilerlemek değildir önemli olan; düşe kalka
hareket etmek, çizgiyi labirente dönüştürmektir. Palyaço olmak
kahraman olmaya yeğdir.
Varışın
sürekli ertelenmesidir çekici olan; mesafe değil, benzersiz
ritimlerdir.
Uyum
içinde değil dengesizlikte rahat etmek; özgürlüğün uğrak
yerleri sağlam değil kırılgandır.
YAŞAR
ÇABUKLU
KAYNAKLAR:
Connor,
Steven, Inclining to the View, www.stevenconnor.com/inclining/
Connor,
Steven, Man is a Rope, www.stevenconnor.com/rope/
Petit,
Philippe, İp Cambazı, çev. İsmail Yerguz, Sel Yayıncılık,
2006.