UFUK
Ufuk
modernliğin kurduğu bir sınır çizgisidir.
Ufuk
Batıda tanrısal düzenin hüküm sürdüğü Ortaçağda
tamamlanmış bir dünyanın aşılamaz sınırı olarak görülürdü.
Dinsel
dogmanın sınırları içine hapsolmak istemeyen modern akıl
çağında ise ufuk sonsuza doğru açılmıştır.
Hedef
ufuk çizgisine kadar uzanan peyzajın ve ufuk çizgisinin ötesinde
yer alan bilinmeyen diyarların kontrol altına alınması,
fethedilmesi, sömürgeleştirilmesidir.
*******
Doğa
ile kültür arasındaki mesafenin birincisinin aleyhine hızla
açıldığı modernlikte ufuk bir figür, bir zihinsel yapı olarak
ayrıcalık kazanmış, “peyzajın doğallığından
uzaklaştırılmasında” önemli bir işlev görmüştür.
Modern
perspektifin kurulmasıyla birlikte ufkun temsili artık doğanın
nesneleştirilmesinin, cansızlaştırılmasının,
soyutlaştırılmasının, standartlaştırılmasının bir aracı
haline gelmeye başlamıştır. Homojenleştirici bir ızgaraya
dayalı perspektif tertibatı görünür olanı soyut bir uzam içinde
kurulmuş biçimler sistemine dönüştürmüştür. Peyzajın
derinliğinin, yoğunluğunun geometriye indirgendiği bu sistemde
peyzajın fiziksel sınırını belirten, onu çerçeveleyen ufuk
çizgisi nesneleştirilmiş peyzaja nötr, objektif, üniter bir
bakış tarafından uzaktan el konulmasının, hakim olunmasının
aracı olarak belirmektedir. Ufuk çizgisi ve perspektif peyzajın
hiyerarşikleştirilmesinin, kontrol altına alınmasının hizmetine
girmiştir.
******
Ufuk
bakışla ve bedenle yakın ilişki içindedir. Ufkun oluşturduğu
sınır rasyonel düşünceye sahip modern gözlemciye peyzajı
kendine mal etme, kendi alanı olarak tanımlama, kendi bedeninin
uzantısı olarak hissetme imkanı verir. Uzam bakışın menziline,
bedenin emrine girer! Beden bakış aracılığıyla ufuk sınırına
doğru genişler! Peyzaj bireysel uzamın parçası haline gelir.
Ufuk
bireyin -tekil bir nokta olarak- dünyadaki yerini gösterir, onu bir
merkez olarak kurar. Bireyi önüne serilmiş uzamın başlangıç
noktası haline getirerek onu eyleme davet eder! Hem ufuk çizgisine
kadar uzanan alanın güvenliğinin sağlanmasına hem de ufuk
çizgisinin ihlaline yönelik çağrışımlar yapar. Ufka bakış,
gücü, gücün uygulanmasını teşvik eder. Sömürgecilikte ufkun
ötesine gidilmesi ve kaba güç kullanımı bir aradadır.
******
Modern
Batının ufku öne çıkaran resminden farklı olarak geleneksel Çin
resminde ufuk ikinci plandadır: çoğu kez yoktur, bazen düz bir
çizgi olarak görünmez, belirsizdir, kompozisyona yön veren bir
güce sahip değildir.
Batıda
da modern aklın peyzajı ufuk vasıtasıyla nesneleştirmek,
pasifleştirmek isteyen bakışına karşı çıkan ressamlar
olmuştur. Bu ressamlar modernliğin- doğayı birbirinden niteliksel
olarak farklı olmayan statik parçaların yan yana getirilmesine,
geometrik bir soyutlamaya indirgeyen –temsil anlayışını
eleştirirler. Doğa parçalarına hareket, canlılık kazandırıp
aralarındaki etkileşimin güçlendirilmesi sadece doğanın
temsiline değil bakışa da çoğulluk kazandırılmasının önünü
açar. Resimdeki her bir doğa parçasının duygusal gücü bakış
açılarını çoğaltır. Ufuk parçalanarak her bir doğa
parçasının içine dağılır! Birliği, bütünlüğü sarsılan
bakış doğa parçalarının çoğulluğu içinde bölünür,
merkezsiz hale gelir!
Cezanne’ın
resimlerinde doğa parçaları kendi dışlarındaki bir mekansal
yapının dayattığı zorunluluklara boyun eğmezler; bu dayatmaya
karşı adeta alerji göstererek kabarırlar, içsel basınçlarının
etkisiyle dışbükey hale gelirler, hacimsel güçleriyle bakışın
nesneleştirici gücüne direnirler. İçine nüfuz edilemeyen,
şiddet içeren masif varlıklarıyla, sessiz ama titreşimli
büyüklükleriyle adeta izleyiciyi tehdit ederler. “Ufku çizmeyen”
Cezanne’ın perspektifinde ressamın önündeki dünya uzaklaşmaz,
tersine görüntüler kabararak tuali şişirir, çerçeveyi zorlar.
Varlığın aşırı yoğunluğu kompozisyonu patlatır. Temsilin
krizidir bu.
Şeyleştirilen
doğanın intikamı! Bir resminde tablonun yüzeyinin yarısından
çoğunu kaplayan kabarık dev kayalar görüş alanını kapatırlar,
adeta ressamı görünür olanın ağırlığı altında hapsetmek
isterler. Cezanne’da doğa insanı dışlar! Cezanne’ın
peyzajlarında insan çok azdır. Ressam bir köyü resmettiğinde
bile ortalıkta insan görülmez.
Cezanne’ın
resmi göz ile görünen arasındaki varsayılan dengeyi
istikrarsızlaştırır, rasyonel bakışın görünür olan
üzerindeki egemenliğini sarsar. Araçsal aklın bütünlüğünü
tehdit eder.
Cezanne’ın
resmi farklı bir bakışa imkan verir. Göz onu etkileyen doğaya
boyun eğmenin çıraklığından geçer. Bakış kendini doğa
tarafından emilmeye bırakır, maddenin dilsizliği içine gömülür!
YAŞAR
ÇABUKLU
KAYNAKLAR:
Michel
Collot ,
La poésie moderne et la structure d'horizon
Presses
universitaires de France, 2005, 264 sayfa
Céline Flécheux, L'Horizon, Klincksieck, 2015, 167 sayfa
Jacques
Darriulat, Cezanne et la
force des choses,
http://www.jdarriulat.net/Essais/Cezanne/Cezanne1.html